Seksendokuzuncu Menâkıb: Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet edilmişdir. Bir gün Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini bütün Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretleri ile ihâta edip [çevirip], oturmuş idik. O sırada hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” içeri girdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâb-ı güzînin nûrlu yüzlerine, kim yer verecek diye bakdılar. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri, Resûl-i ekrem hazretlerinin sağ tarafında oturmuş idi. Yerinden kalkıp, hazret-i Alîye yer verdi. Hazret-i Alî oturdukda, Habîb-i Rabbil’âlemîn hazretlerinin mubârek yüzünde, sürûr ve sevinç müşâhede olunup, Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerine teveccüh edip, buyurdular ki, (Yâ Ebâ Bekr! Fazîlet sâhibini, ancak fazîlet sâhibi bilir!)
Doksanıncı Menâkıb: Fadl bin Sâlim “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri rivâyet etmişdir. Bir gün emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” pazara varıp, bir gömlek satın aldı. Terziye bunun yenleri [kol uçları] uzundur, kes dedi. Terzi, dedi ki: Kesmem, zîrâ kusûrlu olur. Hazret-i Alî; aybı benim, sen kes diye emr buyurup, kesdirdi. Terzi, hazret-i Alînin kim olduğunu bilmez idi. Hey, görün bu kişi mecnûn olmuş dedi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bunu işitdikde, şâd ve handân olup, Elhamdülillahi teâlâ, dedi. Sordular, yâ Emîr-el mü’minîn! Bu beyhûde ve ma’kül olmıyan söze niçin hamd etdiniz. Buyurdular ki, bir gün, Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinden işitdim, buyurdular ki: (Bir kimseye deli denilmedikçe îmânı temâm olmaz!) Niçin hamd etmiyeyim ki, bu kimse benim îmânıma şehâdet etdi.
Amr bin Kays “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Bir gün emîr-ül mü’minîn Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin elbisesinde bir çok yerinde yama görüp, dediler ki, yâ halîfe-i Resûlillah! Bu kadar hazîneler elinde iken, yamalı elbise giymek size revâ değildir. Cevâb verdiler ki: Mü’minler bize uysunlar. Kalblerinde huşû ve inkisâr hâsıl olsun. Bize yamalı giymek de uygun olur.
Doksanbirinci Menâkıb: Bir gün Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, hazret-i Alînin rikâbını [atının özengisini] tutana, buyurdu ki; (Aliyyül Mürtedâ senin elinde şehîd olsa gerekdir.)