Nakl edilmişdir ki, dünyâyı terk edip, Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin hizmetinde bulunup, muhârebeye katılıp, şehîd oldu. Hazret-i Mürtezânın “radıyallahü teâlâ anh” güzel ahlâkının vasflarından yazmak ve anlatmak insan kudretinin dışındadır. Onun hâllerini müşâhede imkânsızdır. [Herkes anlıyamaz.] (Kıt’a):
Bir serverin ki, güzelliğini anlatmak kolay değildir,
Vasfı (Hel etâ) ola, medhi (İnnemâ).
Lâyık değil ki, onun zâtını vasf etmek,
Eteğine bulaşan Sühâ yıldızı ile.
Elliyedinci Menâkıb: Emîr-ül mü’minîn Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri vasıyyet etdi ki, vefâtlarında, mubârek bedenlerini benim yıkamamı emr buyurdular. Her kim o hazretin cesed-i şerîfine baksa, anlayışı ve hâfızası kuvvetli olur. Hattâ emîr-ül mü’minîn Alî “kerremallahü vecheh” hazretlerinin diğerleri üzerine fehm [anlayış] ve hıfzı [hâfızası] çokluğundan sordular. Buyurdu ki: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini yıkadım. Gözünün hânesinde bir mikdâr su kalmış gördüm. O suyu dilim ile aldım ve içdim. Bu kuvvetli hâfıza, o ser-çeşmenin bereketindendir. (Şevâhid-ün nübüvve)den alınmışdır.
Ellisekizinci Menâkıb: Ebûl Esved Düeli demişdir ki, emîrül mü’minîn Alî “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden işitdim. Buyurdu ki: Dışarı çıkdım, ayağımı atın özengisine koydum. Abdüllah bin Selâm “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri çıka geldi. Dedi ki, yâ Alî! Nereye gidiyorsun. Irâka gidiyorum, dedim. Dikkatli ol ki, eğer sen Irâka gider isen, başına kılınç dokunsa gerekdir. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” yemîn etdi ki, ben bu sözü, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinden işitmişdim. (Şevâhid-ün nübüvve)de vardır.
Ellidokuzuncu Menâkıb: Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir şahsa dedi ki, benim haberimi Mu’âviyeye niçin götürürsün. O şahs inkâr etdi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” yemîn eder misin, dedi.