593

O anda hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm gelip, hazret-i Ebû Bekr hakkında, meâl-i şerîfi, (O ateşden Ebû Bekr “radıyallahü anh” gibi, ziyâde müttekî olan sakınıp, kurtulur ki, Allahü teâlâ yanında temiz ve va’dine nâil olmak için, malını Allah yolunda hayrâta sarf eder) olan, Leyl sûresi 17 ve 18.ci âyet-i kerîmelerini getirdi.

Otuzikinci Menâkıb: Birgün hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anhümâ” mescidde oturuyorlardı. Bir kimse mescide girip, Server-i kâinât hazretleri ile, hazret-i Ebû Bekre selâm verdi. Sonra hazret-i Alîyi görünce, gâyet mahzûn olup, yüzü sarardı. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” o kimsenin bu hâline bakıp, te’accüb eyledi [hayret etdi]. Nemâz kıldıkdan sonra, hazret-i Alîye süâl eyledi ki, yâ Alî, bu kimse mescide girip, seni gördükde, gâyet elem çekip, mahzûn oldu. Benzi sarardı gitdi, hikmeti nedir? Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, bu kimse bana yirmibin akçe borçludur. Onun için elem çekdi. Hazret-i Ebû Bekr o kimseyi çağırıp, dedi ki, hazret-i Alîye borcun olan yirmi bin akçeyi niçin vermezsin. Dedi ki; yâ Sıddîk! Allah hakkı için kudretim yokdur, ki vereyim. Yoksa bir gün te’hîr etmezdim. Hazret-i Ebû Bekr, Kur’ân-ı azîme riâyetinden ve kemâli sehâvetinden [ya’nî kemâl derecede cömertliğinden] o kimseye dedi ki, eğer sûre-i Fâtihayı yarısına kadar okuyup, sevâbını bana bağışlar isen, borcunu ben öderim. O kimse de kabûl edip, güzel ses ile Fâtihayı yarısına kadar okudu. Yine hazret-i Ebû Bekr buyurdu ki, eğer temâmını okursan, yirmibin akça dahâ vereyim. O kimse Fâtiha sûresinin temâmını okuyup, hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” da kırkbin akçeyi temâm verdi. Hem de az verdim diye özrler diledi. İşte Kur’ân-ı azîme ve Furkân-ı kerîme o server ve bütün Eshâb-ı kirâm “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” böyle ta’zîm ve tekrîm ederlerdi. Şimdiki zemâne adamları ise, Kur’ân-ı kerîmin bir cüz’ine bir akçe veyâ iki akçe ta’yîn ederler. Bu iş ile güzel derdlenirler. Hak Sübhânehü ve teâlâ hazretlerinden ve Habîbullah hazretlerinden utanmadan, bu vakfı edersin ve eğer hayr ederim diye kasd edersen, belki hayrından zararı fazla olur. Akllı olan kimse, buna râzı olmaz. Sultân Süleymân zemânında, Pervîz efendi derler bir kâdîasker vardı. Sâlih ve mütedeyyin ve müstekîm kimse idi. Birgün Bursa kâdîsı bir arz gönderir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.