418

● Zikr ve ibâdetde cem’iyyet [topluluk] ve halâvete [tadlara, zevklere] bağlı olmayasınız. Gerek halâvetle, gerek bî halâvetle [zevksizlikle] (hâller olsun olmasın) zikr ediniz. İbâdet ne kadar meşakkatli ise, onun dahî sevâbını [çok sevâbını] ümmîd edesiniz. 6/166

● Zikr ve teveccüh ve huzûr, o zemâna dekdir ki, vücûd-i zâkir der meyân olmıya. [Zikr edenin vücûdu aradan kalkıncaya kadar zikr etmeli.] 6/242

● Zikr vaktinde, bütün a’zâda, zevk meydâna gelmek, zikrlerin sultânındandır. 6/82

● Zikr bütün bedeni kaplayıp, kalb gibi her uzvu dahî zikr ederse, (SULTÂN-I ZİKR) denir. 5/142

● Zikr esnâsında huzûr ve kendinden geçme [hâli] galebe eyledikde, zikr terk ve onun hıfzı lâzımdır [o hâli muhâfaza lâzımdır]. 5/78

● Zikrden maksad, kalbin hareketi olmayıp, teveccüh ve kalbin huzûrudur. 4/37

● Zikrde dil ile söylemek zor olursa, kendi lisânı ile tâ’lim edeler. 6/128

● Zikr, yalnız olarak mûsıl [kavuşdurucu] değildir. Râbıta ve muhabbet ve fenâ-fişşeyh ile meşrûtdur [şartlıdır]. 4/198

– R –

● Râbıta ile mürşidin teveccühü cem olursa [birleşirse] nûrûn alâ nûrdur. 4/33. [İslâm Ahlâkı: 557.]

● Râbıta, mürşidin sûretini gönülde tasavvur eylemekdir. 5/113 [Kıyâmet ve Âhıret: 165.]

● Râbıta, mürîdin, pîrinin sûreti her zemân göz önünde olmasıdır. 4/165

● Râbıta zikrden dahâ fâidelidir. 4/198

● Râbıtadan dahâ yakın kavuşma yolu yokdur. 5/113 [Kıyâmet ve Âhıret: 165.]

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.