Allahü teâlâ kıyâmete yakın Onu tekrâr yeryüzüne indirecekdir. O zemân, Îsâ aleyhisselâm Muhammed aleyhisselâmın dîni üzere hareket edecek, Onun halâl dediklerine halâl diyecek, harâm dediklerine harâm diyecekdir. Paraklit, Ahmed demekdir. Ahmed ise, Muhammed aleyhisselâmın ismlerinden birisidir. Îsâ aleyhisselâm, ulül-azm Peygamberlerdendir. Hâşâ, Allahın oğlu değildir. Allahdan Allah, nûrdan nûr değildir. Îsâ aleyhisselâm, insân idi. Ona tapılamaz.]
Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” için, (Başkalarının kendisine fedâ olmasına râzı olan) ifâdesi ile, bu iftirâcı papaz, hicretde Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Alîye “radıyallahü anh”, kendi yatağına yatmasını emr etdiğini kasd etmekdedir. Böyle olduğunu bir aşağıdaki sahîfede kendisi açıklıyarak, bununla gûyâ, Îsâ aleyhisselâmın, hâtem-ül-enbiyâ, ya’nî Peygamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselâmın üzerine, üstünlük ve fazîletini göstermek istemişdir. Hakîkatde ise, kendi maksadının aleyhine bir delîl getirmişdir. Çünki, aynı risâlenin yirmidokuzuncu sahîfesinde, (Îsâ mesîh, benî İsrâîl arasında ortaya çıkmış ve onları kendisini kabûle hâzır bulmuşdu) demekdedir. Dahâ sonra, yüzonikinci sahîfesinden yüzonüçüncü sahîfeye kadar, arab kavminin putperest olup, yeni bir dîni kabûle hâzır olmadıklarını isbâta çalışmakdadır.
Îsâ aleyhisselâma, bir rivâyete göre yirmi erkek ile, sar’adan kurtulmuş birkaç kadından başka, kimse îmân etmedi. Hıristiyanların zan etdikleri gibi, Ona îmân edenler, Onun ülûhiyyetini, ilahlığını tasdîk etmiş iken, Îsâ aleyhisselâm onları kâmil bir îmân ve tevekküle teşvîk için (zerre kadar îmânınız olsa, dağı yerinden kaldırırsınız) diye te’minât verdiği ve çarmıha gerilmeden birkaç gün önce, (Sizin içinizden biriniz benim için cânını fedâ ederse, ebedî hayâta mazhar olur) diye müjdelediği hâlde, Ona îmân edenlerden hiç birisi, bu emre itâat etmediler. Bilhâssa, hıristiyanlarca Peygamber makâmına sâhib olan [ve kendilerine (resûller) denilen] havârîlerden olan Yehûdâ, cânını fedâ etmek şöyle dursun, yehûdîlerden otuz gümüş rüşvet alarak, Îsâ aleyhisselâmın bulunduğu yeri onlara haber verdi. Resûl, Peygamber rütbesinde olan diğer şâkirdler, Îsâ aleyhisselâm yakalanınca, etrâfından dağılıp kaçdılar. [Matta bâb yirmialtı, âyet ellialtı.] Hepsinin en yüksekleri olan Petrus, Mesîhe karşı, (Bana seninle berâber ölmek lâzım gelse de, seni hiç inkâr etmem), [Matta bâb yirmialtı, âyet otuzbeş] diye yemîn etmiş idi. O karışıklıklar arasında, Îsâ aleyhisselâmı götürürlerken, uzakdan onun ardınca gitdi. [Mattâ bâb yirmialtı, âyet ellisekiz.] Dahâ sonra, horoz ötünce, üç def’a ayrı ayrı, Îsâ aleyhisselâmı tanıdığını inkâr etdi diyor.