Vilâyet elde etmek için de, bu te’sîr lâzımdır.
Az kimse vardır ki, isti’dâdları çok kuvvetli olup, Peygamberin “salevâtullahi aleyhim ecma’în” veyâ bir Velînin “rahime-hullahü teâlâ” rûhundan feyz alarak, vilâyet mertebesine kavuşurlar. Bunlara (Üveysî) denir. Eshâb-ı kirâmın sohbeti de, feyz verdi. Fekat bir sohbet yetişmezdi. Çok def’a sohbet etmek lâzım idi. Sonra gelen Evliyânın sohbetleri, ancak riyâzet çekmekle birlikde te’sîr etdi.
Allahü teâlâ, insanlarda kendine yaklaşmak ve kendini tanımak isti’dâdını yaratdı. Bu isti’dâdın mikdârı herkesde başkadır.
Farzları, vâcibleri yapdıkdan ve harâmlardan, şübhelilerden kaçdıkdan sonra, nâfile ibâdetlerin en te’sîrlisi zikrdir. Her zemân Allahü teâlâyı zikr etmelidir. Hadîs-i şerîfde,(Cennetdekiler, en çok, dünyâda Allahü teâlâyı zikr etmeden geçirdikleri zemânlar için üzülürler) buyuruldu. Fenâ-i nefs hâsıl olmadan önce, diğer nâfile ibâdetleri yapmakla ve Kur’ân-ı kerîm okumakla Allahü teâlâya yaklaşılamaz. Bâtını temizlemedikçe, bunlarla terakkî olmaz. Bâtını temizlemek, Allahı zikr etmekle olur. Hadîs-i şerîfde, (Zikrin en iyisi, Lâilâhe illallahdır) buyuruldu. Bunun için, boş zemânlarda hep bu (Kelime-i tevhîd)i okumalıdır. Zikrin çeşidleri arasında (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillâhil hamd) çok fâidelidir. Buna (Tekbîr-i teşrîk) denir. Bundan sonra kalan zemânlarda, âhıret adamları ile, sâlihlerle görüşmeli, sohbet etmelidir. Sâlih kimse bulamıyan, bunların kitâblarını arayıp, bulmalı, bunları okumalıdır. Mürtedlerle, bid’at sâhibleri ile, fâsıklarla arkadaşlık etmemeli, bunlarla oturmamalıdır. Harâm işliyenlere (Fâsık)denir. Din câhilleri ile, dünyâya düşkün olanlarla ve mezhebsizlerle görüşmemelidir. Bunlarla görüşmek, insanın bâtınını [Kalbini, rûhunu] harâb eder. Evliyânın sohbetinde bulunmak, zikrden ve diğer nâfile ibâdetden dahâ fâidelidir. Eshâb-ı kirâm “radıyallahü teâlâ anhüm”, birbirlerini görünce, biraz benimle otur. Îmânımı tâzeliyeyim derlerdi. Celâlüddîn-i Rûmî “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki:
Evliyâ yanında geçen az zemân,
fâidelidir yüzyıllık takvâdan!
Hâce Ubeydullah-i Ahrâr “rahmetullahi aleyh” buyuruyor ki:
Kılınabilir her zemân nâfile nemâz,
Bizim sohbetimiz bir dahâ bulunamaz!
Birisine, Bâyezîdin sohbetinde bulun dediler. Ben her ân Rabbimin sohbetindeyim dedi. Bâyezîdin sohbeti sana dahâ fâidelidir cevâbını verdiler.