Koyu renkli, kalın çorap da giymelidir. Kadının sarkan saçının dörtde biri, bir rükn kadar açık olursa, nemâzı sahîh olmaz. Dahâ azı açık olursa mekrûh olur. Burada kadının ihtiyâr veyâ genç olmasını hiçbir kitâb ayırmamışdır. İhtiyâr kadının selâmına cevâb vermek ve onunla müsâfeha ve halvet câiz olur demişler ise de, ihtiyâr kadının saçını açması, bunun saçına bakmak câiz olur diyen olmamışdır. Müslimân olmıyan kadının saçına bakmak câiz olur diyen oldu. Fekat ihtiyâr olan müslimân kadının saçına bakmak câiz olur diyen hiç yokdur. İhtiyâr kadının mescide ve kabr ziyâretine gitmesi câiz diyenler de, saçı, başı örtülü olmak şartını bildirmişlerdir.
(Ahzâb sûresi ellidokuzuncu âyetinde, müslimân kadınlar (cilbâb) ile örtünsünler diyor. Bu âyet, ayrı iki parça olan çarşafla örtünmeği emr etmekdedir) demek doğru değildir. Bu âyet, çarşaf giymeği emr etseydi, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” zevceleri çarşaf giyerlerdi. Hâlbuki hiçbirinin çarşaf giydiği, hiçbir kitâbda bildirilmedi. Türkçe (Tibyân) tefsîri bunu, (Başlarını örtsünler) diye tefsîr etmekdedir. (Celâleyn) tefsîrinde, (Kadınların yüzlerine sarkıtdıkları baş örtüsüdür) diyor. Sâvî bunu açıklarken, (Baş örtüsü ve Dır’, ya’nî gömlek üstüne örtülen bezdir) diyor.(Rûhulbeyân) ve (Ebüssü’ûd) tefsîrlerinde, (Cilbâb, saçların dağılmaması için başa sarılan ve Himar denilen tülbendin üstüne örtülen, dahâ geniş ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [ya’nî yakasını, boyun kısmını] örten baş örtüsüdür. Bu âyetde, kadınların başlarını ve bütün bedenlerini örtmeleri emr olunmakdadır) diyor. (Zevâcir) ve (El-Fıkh-ü alel-mezâhibil erbe’a) kitâbları, erkeklerin de cilbâb giydiklerini gösteren hadîs-i şerîfi yazmakda ve erkekler için, cilbâbın, kamîs ya’nî, entârî denilen uzun gömlek olduğunu bildirmekdedirler. Geniş manto ile kalın baş örtüsü yâhud iki parçadan yapılmış çarşaf, bu âyet-i kerîmedeki hicâb emrini yerine getirmekde berâberdirler. Kadınların, bulundukları yerin âdetine uygun şeklde örtünerek, fitneye sebeb olmamaları lâzımdır. Hicâb âyetinin bir kısmının Zeyneb “radıyallahü anhâ”nın nikâh gününde nâzil olduğu, (Buhârî) altıncı cüz 26. cı sahîfesinde yazılıdır. Bu nikâh üçüncü senede yapıldı.]
Müslimân olduğunu söyliyen bir kimsenin, yapacağı her işin, islâmiyyete uygun olup olmadığını bilmesi lâzımdır. Bilmiyorsa, bir Ehl-i sünnet âliminden sorarak veyâ bu âlimlerin kitâblarından okuyarak öğrenmesi lâzımdır. İş, islâmiyyete uygun değil ise, günâh veyâ küfrden kurtulamaz. Hergün hakîkî tevbe etmesi lâzımdır.