ÎMÂN İLE ÖLMEK İÇİN KARDEŞİM
EHL-İ BEYT İLE ESHÂBI SEVMELİSİN
Elimize bir mecmû’a ile, bir kitâb geçdi. Birisi, 1967 sonbehârında basılmış bir mecmû’a idi. Sahîfeleri, siyâsî ve târihî yazılarla dolu idi. Bu yazılar şaşılacak birşey değildi. Herkes düşüncesinde hürdür. Fekat, birkaç sahîfesi, hazret-i Osmân zemânındaki, Yemenli bir yehûdî dönmesinin sözleri, yalanları ve iftirâları ile dolu idi. Eshâb-ı kirâma “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” dil uzatıyor. Müslimânların kalblerine zehrli hançer saplıyordu. Bu kasdlı yazılar, bir düşünce değildi. Yıkıcı, bozguncu propaganda idi. Bir suçdu. Koyun postuna bürünmüş, kurt hikâyesini andırıyordu. Gençler bunları okuyup doğru sanacaklar, kardeşler, birbirlerine düşman olacaklardı. Ahbâblarımızın bizi zorlamakda haklı olduklarını anlamış olduk. Sevgili vatandaşlarımızı uyandırmak, doğruyu yalandan ayırmak vazîfesi karşısında bulunduğumuzu anladık.
Kitâba gelince, beyâz kâğıda basılmış, bez cildli, altın yaldızlı, ilgi çekici bir de ism taşımakda idi. 1968 de İstanbulda basılmış. Öndeki fihristi kitâb hakkında bilgi verecek şeklde değildi. Sahîfelerini çevirdik. Bir ilmihâl kitâbı idi. Hem de, ince mes’elelere dalmış. Bunların içinden nasıl çıkabildiği merak edilecek şeydi. Bir de ne görelim? Hazret-i Osmân zemânındaki, Abdüllah bin Sebe’ ismindeki, Yemenli bir yehûdî dönmesinin sözleri, çok kimsenin anlıyamıyacağı bir kılığa sokulmuş. Sinsice sahneye çıkarılmışdı. Yâ Rabbî! Bu ne cinâyet idi. Gençliğe, şekerle kaplanmış bir zehr sunulmakda idi. Hem de, çok emek verilmiş. Mehâret ile hâzırlanmış. Fekat, dozajı pek fazla! Buna da cevâb vermek lâzım göründü. Hattâ farz oldu. Çünki, (Savâ’ık-ul-muhrika) kitâbının ilk sahîfesinde yazılı olan hadîs-i şerîfde, Peygamberimiz: (Fitne ve fesâd yayıldığı, müslimânlar aldatıldığı zemân, doğruyu bilenler, herkese anlatsın! Anlatmazsa, Allahü teâlânın ve meleklerin ve bütün insanların la’neti onun üzerine olsun!) buyurmakdadır.