481

İbni Battûtanın bu yazısı, Yûsüf-i Nebhânînin (Cevâhir-ül-bihâr)kitâbında, Abdülganî Nablüsî isminde de yazılıdır. Zemânının âlimlerince ve bütün müslimânlarca sapıklığı anlaşılmış ve cezâsı verilmiş olan bir kimseyi mezheb imâmlarımızın üstüne çıkaranlara ve bunlara inananlara, Allahü teâlâ dirâyet ve hidâyet ihsân eylesin. Müslimân yavrularını sapıklara aldanmakdan korusun! Âmîn.

İbni Hacer “rahime-hullahü teâlâ” hazretleri, (Cevher-ül-munzam)kitâbında buyuruyor ki, İbni Teymiyyenin hurâfelerinden, saçmalarından biri, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile istigâse, tevessül olunmasını inkârıdır. Ondan önce hiçbir islâm âlimi böyle söylemedi. Ehl-i sünnet âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” bildiriyorlar ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ile her zemân tevessül etmek çok iyidir. Yaratılmadan önce ve yaratıldıkdan sonra, dünyâda da, âhiretde de, Onunla tevessül olunur. Yaratılmadan önce Onunla tevessül olunacağını gösteren şeylerden biri, Peygamberlerin ve ümmetlerindeki Velîlerin Onunla tevessül etmiş olduklarıdır. İbni Teymiyyenin iftirâ olan sözü ise hiçbir asla ve esâsa dayanmamakdadır. Hadîs âlimlerinden Hâkim-i Nişâpûrînin bildirdiği hadîs-i şerîfde,(Âdem “aleyhisselâm” hatâ edince, yâ Rabbî! Muhammed aleyhisselâm hakkı için beni afv ve mağfiret et dedi. Allahü teâlâ da, Muhammed aleyhisselâmı dahâ yaratmış değilim. Sen Onu nasıl tanıdın buyurdu. O da, yâ Rabbî! Beni yaratıp rûh verdiğin zemân, başımı kaldırdım. Arşın kenârlarında, lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah yazılmış gördüm. Kullarının içinde en çok sevdiğinin ismini, kendi isminin yanına koymuş olduğundan anladım dedi. Allahü teâlâ da, yâ Âdem! Doğru söyledin. Kullarım arasında en çok sevdiğim Odur. Onun hakkı için benden afv dileyince, seni hemen afv etdim. Muhammed aleyhisselâm olmasaydı seni yaratmazdım buyurdu) buyurulmuşdur. Burada Muhammed aleyhisselâmın hakkı demek, Allahü teâlânın Onu çok sevmesi, Ona çok kıymet vermesi demekdir. Yâhud, Onun başka kullar üzerinde olan hakkı demekdir. Yâhud da, Allahü teâlânın Ona ihsân ederek, Onun için kendi üzerinde tanıdığı hak demekdir. Bunun gibi, bir hadîs-i şerîfde, kulların Allahü teâlâ üzerindeki hakkı nedir? diye soruldukda, (Burada hak demek, lâzım, vâcib olan şey demek değildir.) buyurulmuşdur. Çünki, Allahü teâlânın hiçbirşeyi yapması lâzım, vâcib değildir. Dilerse yapar. Dilemezse, yapmaz. Allahü teâlâdan Resûlullah hakkı için bir dilekde bulunmak, Resûlullah için istemek değildir ki, buna şirk denilsin. Allahü teâlâ Resûlünü çok sevdiğini, Ona yüksek mertebe verdiğini bildiriyor. İşte bu sevginin, bu yüksek derecenin hakkı, ya’nî hurmeti, kıymeti için, Allahü teâlâdan istenilmekdedir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.