Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Üç şeyi yapan müslimânın îmânı kâmildir: Âilesine hizmet etmek, fakîrler arasında oturmak [dilenciler arasında değil!] ve hizmetçisi ile birlikde yimek). Bu üç şeyin, mü’minlerin alâmeti olduğu Kur’ân-ı kerîmde bildirilmişdir. Selef-i sâlihînin hâllerini öğrenmeli, onlar gibi olmağa çalışmalıdır. Kimseyi gıybet etmemelidir. Gıybet yapana mâni’ olmalıdır. [İşitince incineceği şeyi, arkasından söylediği zemân, sözü doğru ise, gıybet olur. Yalan ise iftirâ olur. Her ikisi de, büyük günâhdır.] Emr-i ma’rûf ve nehy-i anilmünker yapmağı âdet edinmelidir. Muhammed bin Alyân’a “rahmetullahi teâlâ aleyh”, Allahü teâlânın râzı olduğu nasıl anlaşılır dediklerinde, (Tâ’at etmek tatlı ve günâh işlemek acı gelmesinden anlaşılır) buyurdu. Fakîr olmakdan korkarak, cimrilik yapmamalıdır. Şeytân, insanları fakîr olursun diyerek ve fuhşa sürükliyerek aldatır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Âilesi çok, rızkı az olup, nemâzlarını iyi kılan ve müslimânları gıybet etmiyen, Kıyâmet günü benim yanımda olur). Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî Serhendî “kuddise sirruh” hazretlerinin fârisî mektûbundan terceme temâm oldu. [Köyde, yolda nemâz kılacak kimseye, kıble cihetini bulmağı bildirelim: Güneş gören toprağa çubuk dikilir, yâhud bir ip ucuna anahtar, taş bağlanır, sarkıtılır. Takvîm yaprağında (Kıble sâati) yazılı vaktde, çubuğun ve ipin gölgeleri kıble istikâmetini gösterir. Gölgenin güneş bulunduğu tarafı kıble ciheti olur.]
Yukarıda yazılı iyiliklere mâlik olan müslimâna ehl-i sünnet denir. Böyle olmıyan, hattâ böyle olanları beğenmiyen, küçülten kimsenin din adamı değil, din düşmanı olduğunu anlamalı, onun sözlerine, yazılarına aldanmamalıdır.
46 — (Bid’at) ne demekdir? İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkînin (Mektûbât)kitâbının birinci cildinin ellidördüncü ve yüzaltmışbeşinci ve yüzseksenaltıncı ve ikiyüzellibeşinci ve ikiyüzaltmışıncı ve üçyüzonüçüncü mektûblarında bid’atin ne olduğu ve bid’at işlemenin zararları çok iyi anlatılmakdadır. Birinci cildde bulunan üçyüzonüç mektûbun hepsi fârisîden türkçeye terceme edilmişdir. 1387 [m. 1968] senesinde (Mektûbât Tercemesi) ismi verilerek İstanbulda basdırılmışdır. Abdülganî Nablüsînin “rahmetullahi teâlâ aleyh”(Hadîkat-ün-nediyye) kitâbının birinci kısmının baş tarafında da, bid’at hakkında geniş bilgi vardır. Bu birinci kısm da, 1399 [m. 1979] senesinde İstanbulda ofset yolu ile basdırılmışdır. Bid’at hakkındaki yazılarının bir kısmını arabîden terceme ederek aşağıda takdîm ediyoruz. [434.cü sahîfeye bakınız!]