İbni Hacer-i Mekkînin “rahime-hullahü teâlâ” (Minhâc)a yapdığı (Tuhfet-ül-muhtâc) ismindeki şerhe olan hâşiyesi meşhûrdur. 1194 [m. 1780] de Medînede vefât etdi. (El-fetâvâ) adındaki iki cild kitâbında, (Ey Abdülvehhâb oğlu! Müslimânlara dil uzatma! Allah rızâsı için sana nasîhat ediyorum. Evet, işleri, Allahdan başkası yapar diyen olursa, ona doğruyu söyle! Fekat, sebeblere yapışanların ve sebebleri de, sebeblerin te’sîr kuvvetlerini de, Allahın yaratdığına inananların kâfir olduğu söylenemez. Sen de bir müslimânsın. Müslimânların hepsi yerine, birine sapık demek dahâ doğru olur. Sürüden ayrılanın sapıtması dahâ kolaydır. Nisâ sûresinin yüzondördüncü âyetinde meâlen, (Kendisine doğru yol gösterildikden sonra, Peygamberlerin yolundan ayrılan, mü’minlerin inanışlarını ve ibâdetlerini terk eden kimseyi, âhıretde dost olduğu küfr ve irtidâd üzere diriltir ve Cehenneme atarız) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, sözümün doğru olduğunu göstermekdedir) diyor. Vehhâbîlerin sayılamıyacak kadar çok bozuk fikrleri varsa da, bunların temeli, üç şeydir:
1 — (Amel, ibâdet, îmânın parçasıdır) diyorlar. (Bir farzı, inandığı hâlde, tenbellikle yapmıyan kimse, meselâ bir nemâzı kılmıyan, hasîsliğinden dolayı zekât vermiyen kâfir olur. Bunu öldürmeli, mallarını vehhâbîlere taksîm etmelidir) diyorlar.
(Milel ve nihal) tercemesi altmışüçüncü sahîfede diyor ki: (Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile dediler ki, ibâdetler îmâna dâhil değildir. Farzların farz olduğuna inanıp, tenbellikle yapmıyan, kâfir olmaz. Yalnız, nemâz kılmıyan için sözbirliği olmadı. Hanbelî mezhebine göre, tenbellikle nemâz kılmıyan kâfir olur). [Senâüllah pâni-pütî “rahmetullahi aleyh” (Mâ-lâ-büdde) kitâbının başında diyor ki, (Müslimân, büyük günâh işlemekle kâfir olmaz. Eğer Cehenneme sokulursa, az veyâ uzun zemân sonra, Cehennemden çıkarılıp, Cennete sokulur. Cennetde sonsuz kalır.) Bu kitâb fârisî olup, 1376 [m. 1956] da Delhîde ve 1410 [m. 1990] da İstanbulda, Hakîkat Kitâbevi tarafından basdırılmışdır. (Hukûk-ul islâm) kitâbının sonundadır.] Hanbelî mezhebinde, yalnız nemâz kılmıyan için kâfir olur denildi. Diğer ibâdetler için denilmedi. O hâlde, vehhâbîler bu bakımdan da Hanbelî değildir. Ehl-i sünnet olmıyanların Hanbelî de olmıyacağını yirmibirinci ve otuzaltıncı sahîfelerde bildirmişdik. Dört mezhebden birinde olmıyanlar, Ehl-i sünnet değildirler.