Yoksa, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” öldükden sonra, duymaz, rûhsuz toprak olur gibi birşey bildirmediği gibi, bununla bir ilgisi bile yokdur. Ölmek, dünyâ hayâtından ayrılmak demekdir. Bundan, kabr hayâtının yok olması, rûhun da ölmesi anlaşılmaz.

Zümer sûresinin kırkdördüncü âyet-i kerîmesine gelince, (Kureyş kâfirleri, putların kendilerine şefâ’at edeceklerini söylüyor. Onlara söyle ki, Allahü teâlânın izni olmadan, hiç kimse şefâ’at edemez) olarak tefsîr edilmekdedir. Putların, heykellerin şefâ’at edemiyeceklerini bildiren âyet-i kerîmeyi, Resûlullah şefâ’at edemez diye açıklamak çok yanlışdır. Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” şefâ’at etmesi için izn verilecek. O da, dilediği mü’minlere şefâ’at edecekdir. Bekara sûresindeki Âyet-el Kürsînin tefsîri de, böyle olduğunu bildirmekdedir.

Müddessir sûresinin kırksekizinci âyet-i kerîmesi de, (Şefâ’at etmelerine izn verilenler, kâfirlere şefâ’at ederlerse, şefâ’atleri onlara fâide vermez) demekdedir. Böyle olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler, (Tefsîr-i Mazherî)de yazılıdır.

Görülüyor ki, âyet-i kerîmelerin hepsi, şefâ’at etmek için, mü’minlere yardım etmek için izn verileceğini, kâfirlere şefâ’at edilmiyeceğini bildirmekdedir. Resûlullahın mü’minlere şefâ’at edeceğini bildiren çeşidli hadîs-i şerîfler vardır:

Hatîb-i Bağdâdînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Ümmetimden, Ehl-i beytimi sevenlere şefâ’at edeceğim) buyurulmakdadır. Sevmek, yalnız lâfla olmaz!

İmâm-ı Ahmedin “rahmetullahi aleyh” (Müsned) kitâbında bildirilen hadîs-i şerîfde, (Ümmetimden, büyük günâh işliyenlere şefâ’at edeceğim) buyurulmakdadır.

Deylemî “rahmetullahi aleyh” (Müsned)inde bildirilen hadîs-i şerîfde, (Eshâbıma dil uzatanlardan başka, herkese şefâ’at edebilirim) buyurulmakdadır.

Yine Deylemînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Ümmetimden, nefsine zulm edenlere, nefslerine aldananlara şefâ’at edeceğim) buyurulmakdadır.

Hatîb-i Bağdâdînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Ümmetimden, günâhları çok olanlara şefâ’at edeceğim) buyurulmakdadır.

İbni Ebî Şeybenin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Kıyâmet günü, mezârdan önce çıkan ben olacağım ve en önce şefâ’at eden ben olacağım) buyurulmakdadır.

İmâm-ı Müslimin “rahmetullahi teâlâ aleyh” bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Kıyâmet günü, en önce ben şefâ’at edeceğim) buyurulmakdadır.

(Şir’at-ül-islâm) şerhi, yirmisekizinci sahîfesindeki hadîs-i şerîfde, (Şefâ’atime inanmıyan, ona kavuşamaz) buyuruldu.

Ahmed ibni Kemâl efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh” kırk hadîsinin sekizinci hadîs-i şerîfinde, (Sünnetimi elinden kaçıran kimseye şefâ’atim harâm oldu) buyurulmakdadır. Ya’nî, doğuşda mâlik olduğu îmânını bırakana, müslimân olmıyana şefâ’at etmem buyuruldu.

(Taberânî), (İbni Adî), (Dâre kutnî), (Beyhekî) kitâblarında bildirilen hadîs-i şerîfde, (Kabrimi ziyâret eden kimseye şefâ’at etmek bana vâcib oldu) buyurulmakdadır.

Taberânînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Kabrimi ziyâret edenin şefâ’atcisiyim) buyuruldu. Bu iki hadîs-i şerîf, Resûlullahın kabr-i şerîfini ziyâret etmenin lâzım olduğunu göstermekdedir.

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin çeşid çeşid şefâ’at edeceğini bildiren dahâ nice hadîs-i şerîfler vardır. (Milel-nihal) kitâbı, altmışyedinci sahîfesinde diyor ki, (Resûlullahın şefâ’at edeceğine ve kirâmen kâtibîn meleklerine ve Cennetdeki rü’yete inanmıyan kimsenin arkasında nemâz kılınmıyacağı (Hülâsa)da yazılıdır). Bunun için vehhâbî imâm arkasında nemâz kılmamalıdır.

Ehl-i sünnet âlimleri bildiriyor ki, kıyâmet günü, her Peygamber şefâ’at edecekdir. Sonra âlimler, sonra şehîdler, sonra sâlihler, sonra Kur’ân-ı kerîmi tecvîd ile, tegannî etmeden ve Allah rızâsı için okuyan hâfızlar,

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.