Ayna adem gibidir. İnsanın kalbi ve rûhu bu ışınlara benzer. Ayna, insanın bedenine, camın parlaklığı ise, nefse benzer. Ya’nî, nefsin aslı, ademdir. Kalb ile rûh ile ilgisi yokdur). Nefse uyan kimse, hep islâmiyyetin dışına çıkar. Hayvânlarda akl ve nefs olmadığı için, ihtiyâclarını bulunca kullanırlar. Yalnız bedenlerine zarar veren, kendilerini inciten şeylerden kaçarlar. İslâm dîni, râhat ve huzûr içinde yaşamak için lâzım olan şeylerden ve dünyâ lezzetlerinden fâideli olanları yasak etmiyor. Bunların elde edilmesinde ve kullanılmasında, akla ve dîne uymağı emr ediyor. İslâm dîni insanların dünyâda da, âhıretde de râhat ve huzûr içinde yaşamasını istiyor. Bunun için, akla uymağı emr ediyor. Nefse uymağı yasak ediyor. Akl yaratılmasaydı, insan hep nefsine uyar, felâketlere sürüklenirdi. Nefs olmasaydı, insan, yaşaması ve üremesi için ve medenî hayât için lâzım olan şeyleri kazanmak için çalışmasında kusûr ederdi ve Nefs ile cihâd sevâbından mahrûm kalırdı. Meleklerden dahâ üstün olmak yolu kapalı kalırdı. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Âhıretde olacaklardan, sizin bildiklerinizi hayvânlar bilselerdi, yimek için et bulamazdınız!) Ya’nî, hayvânlar âhıretdeki azâbların korkusundan dolayı, yimekden, içmekden kesilirlerdi. Bir deri, bir kemik kalırlardı. İnsanlarda nefs olmasaydı, hayvânlar gibi, korkudan, yiyemez, içemez, yaşıyamazlardı. İnsanların yaşıyabilmeleri, nefslerinin gafleti ve dünyâ lezzetlerine düşkün olması iledir. Nefs, iki tarafı keskin bıçak gibidir. Hem de, zehrli ilâc gibidir. Tabîbin tavsiyesine göre kullanan, bundan fâide kazanır. Aşırı kullanan helâk olur. İslâmiyyet, nefsin helâk edilmesini, yok edilmesini değil, terbiye edilmesini, ondan istifâde edilmesini emr etmekdedir.]

Nefsin islâmiyyetin dışına taşmasını önlemek için, onunla iki cihâd vardır: Birincisi, ona uymamak, onun arzûlarını yapmamakdır. Buna, (Riyâzet) çekmek denir. Riyâzet, vera’ ve takvâ ile olur. (Takvâ), harâmlardan sakınmakdır. (Vera’) harâmlardan ve mubâhları ihtiyâcdan fazla kullanmakdan da sakınmakdır. Cihâdın ikincisi, nefsin istemediği şeyleri yapmakdır. Buna (Mücâhede) denir. Bütün ibâdetler mücâhededir. Bu iki cihâd, nefsi terbiye eder. İnsanı olgunlaşdırır. Rûhları kuvvetlendirir. Sıddîkların, şehîdlerin ve sâlihlerin yoluna kavuşdurur. Allahü teâlâ kullarının tâ’atlarına, ibâdetlerine muhtâc değildir. Kullarının günâh işlemesi Ona hiç zarâr vermez. Kullarının nefslerini terbiye etmek, nefsle cihâd etmek için bunları emr etmişdir.

İnsanlarda nefs olmasaydı, insanlık kalmaz, meleklik hâsıl olurdu. Hâlbuki, beden birçok şeylere muhtâcdır. Yimek, içmek, uyumak, istirâhat etmek lâzımdır. Süvâriye hayvân lâzım olduğu gibi, insana da beden lâzımdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.