Muhammed “aleyhisselâm”, bütün bu dinlerin birbirinin temâdîsi, devâmı olduğunu ve en temizlenmiş şeklinin ise, ancak İslâmiyyet olduğunu herkese anlatıyordu.

(İslâm) demek, (kendini temâmen teslîm etmek) demekdir. İslâm dîninin kitâbı, Kur’ân-ı kerîmdir. Diğer dinlerin kitâblarında yalnız mâ’nevî husûslardan bahs olunurken, Kur’ân-ı kerîmde aynı zemânda, ictimâ’î, iktisâdî ve hukûkî hükmler de mevcûddur. İnsanlara dünyâda neler yapmaları lâzım geldiği hakkında, hattâ medenî kanûn şeklinde olan hükmler çokdur. Aynı zemânda, nasıl ibâdet edileceği, nasıl oruc tutulacağı, vücûdün nasıl yıkanacağı hakkında emrler bulunduğu gibi, diğer insanlara ve başka dinden olanlara karşı nasıl hüsn-i mu’âmele edileceği hakkında da ma’lûmât vardır. Kur’ân-ı kerîm, müslimân olmıyan zâlim hükümetlere karşı mücâdeleyi emr eder. Bütün esâsı tek Allaha ibâdet etmekdir. Dînî resmleri, heykelleri men’ eder. Şerâbı ve domuz etini yasaklar. Mûsâ ve Îsâyı da “aleyhimesselâm”, Peygamber olarak kabûl eder. Fekat, bunların derecelerinin son Peygamber olan Muhammed aleyhisselâmdan dahâ aşağı olduğunu bildirmişdir. [Bu, hakîkaten böyledir. Çünki, Mûsâ ve Îsâya “aleyhimesselâm” nâzil olan Tevrât ve İncîlde Muhammed aleyhisselâmın vasfları, üstünlükleri yazılıdır. Bunları bilen, Mûsâ ve Îsâ “aleyhimesselâm”, Onun ümmetinden olmak için çok yalvardılar, düâ etdiler. Îsâ aleyhisselâmın bu düâsı da kabûl olundu. Allahü teâlâ Onu diri olarak göğe yükseltdi. Kıyâmete yakın tekrâr yer yüzüne inecek, Muhammed aleyhisselâmın dînine uyacak ve onu yayacakdır.] İslâm dînini kabûl edenler ve Onun emrlerine uygun olarak yaşayanların âhiretde, içinde dünyâ zevkleri, nehrler, meyveler, ipekli sedirler bulunan Cennete gideceklerini ve orada kendilerine genç ve güzel hûrîler verileceğini müjdeler.

Muhammed “aleyhisselâm”, gâyet güzel huylu, güler yüzlü, kibâr tavrlı ve çok dürüst bir zât idi. Dâimâ hiddet ve şiddetden kaçmış, hiçbir zemân zulm yapmamışdır. Müslimânların dâimâ iyi huylu, güler yüzlü olmasını istemiş, Cennete iyi huy ve sabr ile gidileceğini bildirmişdir. Doğru sözlülüğü, merhameti, fakîrlere yardımı, müsâfirperverliği, şefkati, dâimâ müslimânlığın esâs temelleri olduğunu beyân buyurmuşdu. Dâimâ kanâat ile yaşamış, debdebe ve şa’şa’a [gösteriş]dan ictinâb etmişdir. Müslimânlar arasında hiçbir sınıf farkı tanımamış, en fakîr bir müslimânın bile hâtırını saymışdır. Büyük bir zarûret olmayınca, zora başvurmamış, bütün mes’eleleri tatlılık ile, anlaşma ile, nasîhat ve îzâh ile hal etmeğe uğraşmış ve çok kerreler bunda muvaffak olmuşdur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.