Muhammed aleyhisselâmın Peygamber olduğunu gösteren en büyük vasfı, FEVKAL’ÂDE DÜRÜSTLÜĞÜ, SADÂKATİ, CESÂRETİ, SABR VE DİRÂYETİDİR. Yalnız yüksek ilmi değil. Allahü teâlâ, Nisâ sûresinin 82. ci âyetinde meâlen, (Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını düşünmiyorlar mı? Eğer Allahdan başkasından gelmiş olsaydı, içinde pek çok ihtilâf bulunurdu) buyurulmuşdur ki, bu ne kadar doğrudur. Allah kelâmı olmadığını öğrendiğimiz bugünkü (Kitâb-ı mukaddes)de, Tevrât ve İncîlde pek çok ihtilâflar vardır. Bu da, bunların insan eliyle yazılmış olduklarını isbât etmekdedir.

Şimdi büyük bir sabr ile ve temâmen bî-taraf olarak, Kur’ân-ı kerîmin hakîkaten büyük bir mu’cize olup olmadığını tedkîk edelim. Bir kitâbın mu’cize olması için, onun çok belâgatli bir lisânla yazılmış olması, kimsenin o zemâna kadar bilmediği, duymadığı hakîkatleri, hikmetleri ortaya koyması ve eserin hiçbir kimsenin yapamıyacağı bir tarzda tertîb edilmiş bulunması lâzımdır.

Kur’ân-ı kerîmin lisânının belâgati hakkında çok misâl verdik. Bu husûs, esâsen bütün dünyâ tarafından kabûl edilmişdir. Kur’ân-ı kerîmin belâgatini inkâr eden tek insan yokdur.

Kur’ân-ı kerîmde, o zemâna kadar hiç bilinmiyen husûslar zikr edilmiş midir? Bunu tedkîk edelim:

Bugün dünyâmızın nasıl meydâna geldiği hakkında büyük ansiklopedilerde ve fen adamlarının kitâblarında şu ma’lûmât vardır:

(Milyarlarca sene evvel, bütün kâinât [Evren] bir tek parçadan ibâret idi. Bu tek parçanın ortasında birdenbire büyük bir infilâk oldu ve bu tek parça birçok parçalara ayrıldı. Parçaların her biri başka bir cihete doğru gidiyordu. Nihâyet, bu parçaların ba’zıları birbirleriyle birleşerek muhtelif seyyâreler [gezegenler] ve ayrı ayrı galeksiler [saman yolları], güneşler ve peykler [aylar] meydâna getirdiler. Artık Fezâda [uzayda] bu ilk patlamaya karşı bir mukâvemet kalmadığından, bu seyyâreler ve uydular ve bunların içinde bulundukları galeksiler fezâda kendi mahreklerinde [yörüngelerinde] devr etmeğe [dönmeğe] ve yüzmeğe devâm etdiler. Dünyâ, içinde güneşin de bulunduğu bir galeksidir. Kâinâtda sayılamıyacak kadar çok galeksiler vardır. Kâinât, gitdikce genişliyen bir manzûme [sistem]dir. Galeksiler yavaş yavaş dünyâdan uzaklaşmakdadır. Çünki, Kâinât, genişlemekdedir. Bir kerre, sür’atleri ziyânın sür’atine varırsa, artık öteki galeksileri görmemize imkân kalmıyacakdır. Şimdiden, dahâ kuvvetli teleskoplar yapmağa mecbûruz.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.