O hâlde, Muhammed aleyhisselâmın Kur’ân-ı kerîmi kendi başına tertîb etdiğini kabûl etmeğe imkân yokdur. Acabâ Kur’ân-ı kerîm, ancak Allahü teâlâ tarafından vahy edilen mu’azzam bir eser midir? Bir de bunu tedkîk edelim:

Bir yeni peygamber zuhûr edince, onun etrâfında toplanan halk, ondan mu’cizeler bekler. Gerek Mûsâ “aleyhisselâm”, gerek Îsâ “aleyhisselâm” peygamberliklerini isbât etmek için mu’cizeler göstermek zorunda kaldılar. Hakîkatde bu mu’cizeler, ancak Allahü teâlânın emr ve müsâ’adesi ve yaratması ile meydâna geldi. Fekat, bunları târîhçiler, (Mûsânın ve Îsânın “aleyhimesselâm” mu’cizesi) diye kayd etdiler. Hâlbuki, bizim gibi insan olan Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”, kendiliklerinden mu’cize yapamazlar. Mu’cize, ancak Allahü teâlâ tarafından yaratılır. Peygamberler ancak, Allahü teâlânın yaratdığı mu’cizeleri insanlara gösterirler.

Allahü teâlâ, Muhammed sallallahü aleyhi ve selleme en büyük mu’cize olarak(Kur’ân-ı kerîmi) vahy etmişdir. Kur’ân-ı kerîm, mu’cize olduğu muhakkak olan en büyük kitâbdır. Hâlbuki Arablar, Muhammed aleyhisselâmdan, semâdan bir kitâb indirilmesini veyâ bir dağı altuna çevirmesini istiyorlardı. Kur’ân-ı kerîm, bu husûsu ne güzel beyân buyurmakdadır. Ankebût sûresinin elli ve ellibirinci âyetlerinde meâlen,(Müşrikler, ne olur rabbinden [Muhammed aleyhisselâmın nübüvvetine delâlet eden Îsâ aleyhisselâmın sofrası, Mûsâ aleyhisselâmın asâsı gibi] mu’cizeler indirilmiş olsaydı dediler. [Ey habîbim] Sen onlara de ki, mu’cizeler Allahü teâlânın kudreti ve irâdesi ile olur. [Ne zemân ve nasıl isterse öyle yaratır. Bunları yapmak benim elimde değildir.] Doğrusu ben ancak Onun azâbını size teblîg edici, haber vericiyim. Kur’ân gibi bir kitâbı sana indirmiş olmamız, onlara [mu’cize olarak]yetmez mi? Bunda, inanan kavm için, rahmet ve nasîhat vardır) buyurulmuşdur. O hâlde, Muhammed aleyhisselâmın en büyük mu’cizesi, Kur’ân-ı kerîmdir. (Bu Allah kitâbı değildir, onu Muhammed yazmışdır) diyebileceklere karşı da, Allahü teâlâ, yukarıda meâl-i şerîfini bildirdiğimiz, Ankebût sûresinin kırksekizinci âyetinde cevâb vermişdir. Böyle şübhelere mahal bırakmamışdır. Allahü teâlâ, Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemin böyle bir kitâbı yazacak bir kudretde olmadığını ve Kur’ân-ı kerîmin kendisi tarafından vahy edildiğini teyîd etmekdedir. Esâsen Muhammed aleyhisselâmı Peygamber olarak seçerken, Onun bilhâssa ümmî, ya’nî okuma yazma öğrenmemiş olmasını bildirmiş ve bu sebebden Kur’ân-ı kerîmin ancak Allahü teâlâ tarafından vahy edilebileceğinin anlaşılmasını istemişdir. Bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde bu husûsda geniş ma’lûmât vardır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.