Bil’âks garb ilm adamları, teologlar [din adamları], bugünkü Tevrât ve İncîlleri yeniden tedkîk etmeğe koyulmuşlar, onların (Allah kelâmı) olmadığını isbât etmişlerdir. Unutmıyalım ki, yirmibirinci asra girdik. Dünyâda ilmin ve fennin son derecede inkişâf etdiği ve en câhil milletlerin bile, üniversiteler kurduğu bir devrde, insanların herhangi bir i’tikâdı (babamdan böyle duydum), (sebebini bilmiyorum ama, hocam böyle söyledi) diye gözü kapalı kabûl etmesine imkân yokdur. Bugünkü gençlik, her şeyin esâsını, sebebini araşdırmakda, aklının kabûl etmediği bir şeyi derhal red etmekdedir. Türkiyede, her sene birmilyondan ziyâde genç üniversite duhûl [giriş] imtihânlarına iştirâk ediyor. Yeni ilmlerle yetişmiş olan bu gençlerin, din husûsunda da söylenilen, öğretilen şeyleri akl ve mantık süzgecinden geçireceğine de şübhe yokdur. İşte, bu sebebden, bugün batılı din adamları da, ellerindeki Tevrât ve İncîllerin kusûrlarını ortaya koymakdadırlar. Biz de, onların neşriyyâtlarından fâidelenerek, bugünkü Tevrât ve İncîller ile Kur’ân-ı kerîm arasındaki büyük farkı müslimân kardeşlerimize bir kerre dahâ bildirmek istedik. Bu kısmı hâzırlarken, Amerikalı dînî eserler müellifi Houserden de fâidelendik. Bundan başka, Anselmo Turmeda, meşhûr İspanyol papazı idi. 823 [m. 1420] senesinde islâm dînini kabûl etdi. Abdüllah-ı Tercümân ismini alan bu âlimin İncîlde bulduğu hatâları bildiren (Tuhfet-ülerîb) kitâbını ve Pâkistânlı S.Merran Muhyiddîn sâhib İkbâlin (Pearls of Bible = İncîlden İnciler) ismindeki eserini ve 1309 [m. 1891] da vefât etmiş olan, müderrisîn-i kirâmdan ve meclîs-i meârif a’zâsından Harputlu İshak Efendinin (Diyâ-ül-kulûb) ismindeki, 1295 [m. 1878] de neşr edilmiş olan türkçe eserinde Tevrât ve İncîller üzerinde yapdığı îzâhları tedkîk etdik. Bu kitâb, 1407 [m. 1987] senesinde, İstanbulda Hakîkat Kitâbevi tarafından (Cevâb Veremedi)ismi altında, latin harfleri ile basdırılmışdır. Yine hâce İshak efendinin, İstanbulda Süleymâniyye umûmî kütübhânesi, Düğümlü baba kısmında 204 numarada kaydlı olan 1278 [m. 1861] tab’lı türkçe (Şems-ül-hakîka) kitâbı da, 290 sahîfe olup, Kur’ân-ı kerîmin Allah kelâmı olduğunu ve hıristiyanların İncîl dedikleri kitâblarının sonradan yazılmış bir târîh kitâbı olduğunu, kuvvetli vesîkalarla isbât etmekdedir. Bunlardan başka, Bosnalı hâcı Abdüllah bin Destan Mustafâ efendinin[1] yazdığı türkçe(Îzâh-ul-merâm) kitâbı, 1288 [m. 1871] de, İstanbulda, Edirnekapı hâricinde Mustafâ pâşa tekkesi şeyhi Yahyâ efendinin matba’asında basılmış olup, Süleymâniyye kütübhânesi, Nâfiz pâşa kısmında, 771 rakamı ile kaydlıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.