Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” bize bildiriyor ve (Nerede ilm varsa, orada müslimânlık vardır. Nerede ilm yoksa, orada kâfirlik vardır!)buyuruyor. Burada da ilmi emr etmekdedir. Her müslimânın, önce din, sonra dünyâ bilgilerini öğrenmesi lâzımdır.

İslâmiyyetin fenne düşman olduğu da, iddi’â edilemez. Fen, (Mahlûkları, hâdiseleri görmek, inceleyip anlamak ve deneyip benzerini yapmak) demekdir ki, bu üçünü de, Kur’ân-ı kerîm emr etmekdedir. Fen bilgilerine, san’ata ve en modern harb silâhlarını yapmağa uğraşmak, farz-ı kifâyedir. Düşmanlardan dahâ çok çalışmamızı dînimiz emr etmekdedir. Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” fenni emr eden pek canlı sözlerinden birkaçı, (Se’âdet-i ebediyye) kitâbının birinci kısm, yirmidördüncü sahîfesinde yazılıdır. İslâmiyyet, fenni, tecribeyi, müsbet çalışmayı emr eden dinamik bir dindir.

Avrupalılar, fen bilgilerinin çoğunu ve hepsinin temelini İslâm kitâblarından aldılar. Avrupalılar, dünyâyı tepsi gibi düz, etrâfı dıvar çevrili zannederken, müslimânlar dünyânın yuvarlak olup, kendi etrâfında döndüğünü biliyorlardı. Hattâ Mûsul civârındaki Sincar sahrasında, meridyenin uzunluğunu ölçerek bugünkü gibi buldular. (Şerh-i mevâkıf) ve (Ma’rifetnâme) kitâbları, bunları uzun olarak yazmakdadır. 581 [m. 1185] yılında vefât eden Nûrüddîn Batrûcî, Endülüs İslâm Üniversitesinde astronomi profesörü idi. (El-hayât) kitâbında, bugünkü astronomiyi yazmakdadır. Galile, Kopernik, Newton, dünyânın döndüğünü müslimân kitâblarından öğrenip söyleyince, bu sözleri suç sayıldı. Galile yukarıda da bildirdiğimiz gibi, papazlar tarafından muhâkeme edilip, habsolundu. Eski islâm medreselerinde ayrıca fen dersleri vardı. Endülüs medreseleri bu husûsda bütün dünyâya rehber olmuşdu.

Hastalıkların mikroblardan geldiğini ilk bulan, İslâm medeniyyetinin yetişdirdiği İbni Sînâdır[1]. Bundan 900 sene evvel (Her hastalığı yapan bir kurtdur. Yazık ki bunları görecek bir âletimiz yokdur) demişdir.

Büyük islâm hekimlerinden Ebûbekr Râzî “rahime-hullahü teâlâ” (854-952), ilk def’a olarak o zemâna kadar aynı hastalık sanılan kızıl, kızamık ve çiçeğin ayrı ayrı hastalıklar olduğunu bulmuşdur. Bu islâm hekimlerinin eserleri ortaçağda ders kitâbı olarak bütün dünyâ üniversitelerinde okutulmakda idi. Batıda akl hastaları (şeytân tarafından tutulmuş kimseler) olarak canlı canlı yakılırken, doğuda müslimân memleketlerinde bunların tedâvîsi için özel hastahâneler kurulmuşdu.

[1] İbni Sînâ Hüseyn, 428 [m. 1037] de Hemedanda vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.