Tanınmış yazar John Milton (1608-1674), (Gerek Ahd-i atîkde, gerek İncîllerde yasaklanmıyan bir şey neden utanılacak bir şey olsun veyâ nâmûsa aykırı sayılsın? Geçmiş Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” dâimâ birkaç hanımı vardı. O hâlde birkaç kadınla evlilik, zinâ değildir, kanûna ve kamu vicdânına uygundur) demekdedir.

Meşhûr yazar Montesqieu (1689-1735), (Sıcak memleketlerde kadınların çabuk gelişdiğini, fekat çabuk ihtiyârladığını göz önünde tutarsak, bu gibi memleketlerde yaşıyanların birkaç kadınla evlenmesi gâyet tabî’îdir) demekdedir. Şimdi, geçim şartları güçleşdiği için, müslimân memleketlerinde yukarıda bahs olunduğu gibi, birkaç kadınla evlenmek kalmamış gibidir.

2— (İslâm dîni, din uğruna öldürmeği, yakıp yıkmağı, memleketleri istîlâ etmeği ve ehâlîyi kılıçdan geçirmeği emr etmekde ve buna “Cihâd” adını vermekde) imiş.

Bu iddi’â da temâmiyle yanlışdır. İslâm dîninde mevcûd olan cihâdda esâs, memleketleri yıkmak, insan öldürmek değil, dîni yaymak ve aynı zemânda dîni korumakdır. Bu da, hiç bir zemân yakıp yıkma ile, zulm ile yapılmaz. İslâm dîni, kendisine tecâvüz, hücûm edenlere karşı korunmağı ve mücâdele etmeği emr etmekdedir. Hâlbuki hıristiyanlar, yukarıda uzun uzadıya anlatdığımız gibi, din uğruna en korkunç cinâyetleri yapmakdan çekinmemişler, kendilerine insâf ve merhamet telkîn eden Îsâ aleyhisselâmın sözleri ve nasîhatları hilâfına, her dürlü fenâlıkları ve vahşetleri yapmışlardır. Târîh, onların yapdıkları vahşetler ile doludur. Allahü teâlâ, Enfâl sûresinde, islâm devletinin, kâfir memleketlerinde yapılan harb silâhlarını araşdırıp, öğrenip, bunların hepsini, sulh zemânında yapmalarını emr ediyor. [Bunları yapmıyan bir hükûmet, islâmiyyete uymamış olur. Düşmanların hücûmlarına cevâb veremeyip, milyonlarca müslimânın şehîd olmasına ve islâmiyyetin za’îflemesine sebeb olur.] Bir müslimân, hiç kimseye karşı hiçbir tecâvüzde bulunmaz. Kendisine veyâ dînine karşı bir saldırı olursa, ona tatlı dil ile nasîhat verir. Kabûl etmezse, mahkemeye haber verir. Mahkeme, adâlet ile cezâ verir. Mahkeme vâsıtası ile hakkına kavuşamazsa, evine, iş yerine çekilir. Tecâvüz edenler arasına karışmaz. Evine, iş yerine saldırılırsa, hicret eder. Ya’nî o şehri terkeder. Gidecek şehr bulamazsa, o memleketi terkeder. Gidecek islâm memleketi bulamazsa, insan haklarına riâyet eden bir kâfir memleketine hicret eder. Bir müslimân dili ile, eli ile kimseyi incitmez. Kimsenin malına, mülküne, ırzına ve nâmûsuna dokunmaz.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.